Fotograflar: Erdem UYSAL Yaşadığımız çevrenin gerçeklerinden kaçamıyoruz.Kimi zaman büyük şehirlerin karmaşasından boğulsak da avantajlarından da vazgeçemediğimiz bir gerçek. Azerbaycan’da, yoğun iş temposundan fırsat bulup yola çıktığımız gezilerimizden birinde, günün yoğunluğundan ve stresinden kaçmamızı sağlayan, bizi masallar alemine götüren, yapıldığı dönemin sultanlarının ruhuna bürünmemizi sağlayan bir yapı tanıdım.
Binanın en ilginç özelliği eşi benzeri olmayan pencerelere ve tavan- duvar figürlerine sahip olmasıdır. Pencereler çok küçük geometrilere bölünmüş ve ahşap çıtalar arasındaki camlar doğal boyalarla renklendirilmiştir. (Yaklaşık 14bin ahşap çıta ve cam ızgara kullanılmıştır.) Pencerelerde dönemin sanatı en iyi şekilde uygulanmış ve çivi veya yapıştırıcı kullanılmadan malzemeler birbirine geçme yöntemi ile birleştirilmiştir. Camları boyamada yumurta akı ve çiçeklerden elde edilen doğal boyalar kullanılmış ve bunun sonucunda, üzerine güneş ışığının vurmasıyla, iç mekanı rengarenk boyayan pencereler üretilmiştir. Ama ne yazıkki günümüzde pencerelerdeki bu işçiliği devam ettirememişler. Bu güzel sanat zamanın ve gelişen teknolojinin karşısında ayakta durmayı başaramamış. Odaların duvarları ve tavanlarına ise birbirinden farklı yüzlerce figür işlenmiştir.(Hepsi bir hikayeyi anlatıyor) Han’ın odasındaki figürler; dövüş ve av sahnelerini, saltanatın gücünü gösteren simgeleri içermekte,Sultan’ın odasında ise; verimliliği simgeleyen figürler ve çiçek resimleri işlenmiştir. Duvar figürlerinin orjinali XVIIIyy. da yapılmış olmasına ragmen daha sonra onarılmıştır.
Han sarayı, surlarla çevrili tarihi alan içerisinde, bahçesindeki havuz ve 1530 yılından kalma 34metre yüksekliğindeki ulu çınar ile bütünlüğünü ve güzelliğini koruyan, görülmeye değer kültür miraslarındandır. Nazım Hikmet de zamanında Han Sarayı’nı gezme fırsatı bulmuş ve “Azerbeycan’ın başka değerli eserleri olmasaydı bile, bir tek Şeki Han Sarayı’nı dünyaya göstermek yeterdi” demiştir. Ben de gezip görünce aynı fikre kapıldım. İçeriye vuran ışıklardan oluşan renk cümbüşünün içerisinde uyanmak eminim dönemin Sultan’ının da çok hoşuna gitmiştir.
